ABD Başkanı Donald Trump, 20 Ocak’ta göreve gelmesinin ardından görevinin ilk gününde bir dizi karara imza attı. Bu kararlar arasında yasadışı göçle ilgili yürütme emirleri de yer alıyor. Pazartesi günü Oval Ofis’te imza töreni sırasında, seçim kampanyası sırasında verdiği vaatlerin bazılarını gerçekleştirmek üzere adımlar attı.
Trump göreve başlama konuşmasında “Yasadışı girişler derhal durdurulacak ve milyonlarca suçlu yabancıyı geldikleri yerlere geri gönderme sürecini başlatacağız” dedi. Günün erken saatlerinde yaptığı açılış konuşmasında Trump, ‘tüm yasadışı girişlerin durdurulacağını’ ve milyonlarca ‘yabancı suçlunun’ sınır dışı edileceğini söyledi.
Göç sistemindeki değişiklikler şimdiden başlamış durumda. Gümrük ve Sınır Koruma internet sitesinde yayınlanan bir açıklamada, ‘göçmenlerin bilgilerini gönderme ve güneybatı sınır giriş limanlarından randevu planlama için kullanılan bir hükümet uygulaması olan CBP One’ın kullanılamayacağı’ belirtiliyor.
Amerika Sivil Özgürlükler Birliği (ACLU) temsilcisi konuyla ilgili, “Trump ek sınır politikaları yürürlüğe koysun veya koymasın. CBP One randevu sürecinin sonlandırılması, artık hiç kimsenin, aileler için bile, sınırda sığınma talebinde bulunmasının mümkün olmadığı anlamına geliyor” dedi.
Trump, ayrıca, Meksika uyuşturucu kartellerinin ‘terörist örgütler’ ilan eden bir emir imzaladı. ABD’nin 47. Başkanı, “Ülkemizi tehditlerden ve istilalardan korumaktan daha büyük bir sorumluluğum yok” dedi.
Vatandaşlık hakkı uygulamasında değişime gidiliyor
Trump, ABD’de doğan ancak ebeveynleri vatandaş olmayan çocuklara vatandaşlık hakkı tanıyan uygulamayı sona erdiren bir başkanlık kararnamesi imzaladı. Bu hamle, seçim kampanyası sırasında verdiği vaatlerden biriydi ve Trump’ın göçmenlik politikalarını sıkılaştırma hedefinin önemli bir parçası olarak değerlendiriliyor.
Trump’ın bu kararının, 1868’de yürürlüğe giren 14. Anayasa Değişikliği’ne aykırı olduğu söyleniyor. ACLU ve bazı insan hakları grupları, bu değişikliğin ABD’de doğan herkese vatandaşlık hakkı tanıdığını ve böyle bir uygulamanın anayasal bir değişiklik gerektirdiğini savundu ve karara itiraz ederek federal mahkemede dava açtı.
Anayasa’da yer alan bu maddenin değişmesi için Kongre’nin her iki kanadında üçte iki oy birliği gerekmekte.
